1 Haziran 2014 Pazar

DÜZYURT’TAN ALINACAK DERSLER VAR!

AKSAL YAVUZ
(Trabzon'un Demir Kalemi)

Düzyurt’a ömrü-hayatımda hiç gitmedim.
“Nasıl gidilir-neresidir?” diye sorsalar, “ bana değil navigasyona sorun” derim, yani o dereceyim.
Onu geçtik…
Ülkenin herhangi bir yerinde karşımıza birileri çıkıp “ arkadaş sen Trabzonlusun, bu Düzyurt hakikaten düz mü, yoksa bayır mı?” diye sorsaydı, bir yandan 2x2’nin 4 ettiğini bilmeyen öğrencinin durumuna düşecektik, diğer yandan karizmayı çizdirecektik.
Köyünün takımı şampiyon oldu da, birçokları gibi bizim de haberimiz oldu Düzyurt’tan. Aksi halde “ ne şehittir ne de gazi…” misali ölüp gidecektik..!
***
“Kamyoncuların takımı” olduğunu duymayan-bilmeyen yoktur.
Düşünün bi…
Kamyoncular seneler evvel bir araya gelmişler, kafa kafaya vermişler, “ Bu takım için neler yapabiliriz?” demişler, sonunda da muradlarına ermişler…
İyi de kardeşim, nasıl oluyor bu işler!
***
O köye gitmesek de, o köyü hiç görmesek de, yerini bilmesek de, Düzyurtspor sayesinde neyin ne olduğunu üç aşağı-beş yukarı tahmin edebiliyoruz.
Pek yakında da düz mü, bayır mı olduğunu gözlerimizle görmek, köylünün birbirine olan yaklaşımını kulaklarımızla duymak için şampiyon köyün yolunu tutacağımızı konu açılmışken söyleyelim.
***
Peki, Düzyurtspor bu başarıya nasıl ulaştı?
İşte herkesin merak ettiği, çözmeye çalıştığı da budur, 70’li/80’li yıllardaki Trabzonspor’un merak edildiği gibi.
Öyle ya…
Nasıl olur da, 11 yıl evveline kadar yerlerde sürünen, kapanma noktasına gelen Düzyurtspor, 11 yıl içerisinde önüne gelene “tak, tak, tak” vurabiliyor, böyle bir destanı yazabiliyor, Trabzonspor’un 70’li/80’li yıllarda yazdığı tarih/destan, yaptığı devrim/ihtilal gibi; 10 yılda 6 şampiyonluk.
***
Tekrar Düzyurt’a dönelim.
İşin sırrı; kamyonculardadır, saygı-sevgi/birlik ve beraberliktedir.
Yönetici olan kamyoncular, bir aracın-kamyonun km’de kaç kuruş yaktığı hesabı-kitabı ekseninde hareket etmişlerdir.
Teknik adamların uzun soluklu yapılanmak ve bir ekol oluşturmak istemeleri ve de bunu başarmaları tabi ki en büyük etkendir, ancak kulübü ve takımı yönetenlere çalışma sevincini-azmini veren, yardımcı olan köy halkıdır.
***
Tahminim odur ki;
O köyde birbiriyle dargın olan pek yoktur. Olsa bile, Düzyurtspor işin içine girince akan sular durur!
O köyde çıkar ilişkileri küme düşmüştür.
O köyde dedikodu merakı ve acımasızca eleştiri kültürü yoktur.
O köyde herkes birbirine selam verirdir, selamsız-sabahsız yoluna devam edenler, arkalarından değil yüzüne karşı eleştirilirlerdir.
O köydeki komşuluk ilişkilerine herkes imrenirdir.
O köyde iyi gün-kötü gün ayrımı yapılmıyordur, herkes birbirinin yardımına koşuyordur. Geçmişte Trabzon’da olduğu gibi...
***
“ İyi de birader, Düzköy de Trabzon’un bir parçası değil mi?” diye sorabilirsiniz.
Orası öyle de, şekilde görülüyor Düzyurt hiç bozulmamış; saf ve temiz, eski Trabzon gibi…
***
Madem konu buralara kadar geldi, soralım:
O zamanki adıyla 1. Lig’de çıktığı andan itibaren esip-gürleyip, şampiyonluklara ambargo koyan Trabzonspor niye 28 yıl sonra şampiyon olabildi? Diğer bir ifadeyle “ Trabzonspor niye durdu?”
Özünden-kültüründen uzaklaştığı, işin içine çıkar ilişkileri, kıskançlık ve çekemezlik girdiği için…
***
Demem o; ne zaman Trabzonspor özüne döner, Trabzonspor’u yönetenler Düzyurtlu kamyoncular gibi düşünür, camia Düzyurt halkı gibi birbirine kenetlenir, işte o zaman özlenen-beklenen Trabzonspor geri gelir. 
(Sonnokta)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder